Neden ekmek yapıyoruz?
Kendimize ve çevremize değer verdiğimiz için. Durmamız gerektiği için. Durup; toprağı, havayı, suyu ve bedenimizi dinlememiz için.
Her şey çok hızlı olsun istiyoruz. Ulaşım, iletişim, yeme, içme… herşey… Bütün bunlar hızlanırken, acaba biz neleri kaçırıyoruz ve ya belki de hiç hatırlamayacak şekilde kaybediyoruz. O halde DUR ve DİNLE, dedik öncelikle. Dinlemek bize iyi geldi.
Meğer bu evrende her şey canlıymış ve hepsinin bir dili varmış. Susup dinlemek insana huzur veriyormuş. Bazen de huzursuzluk…
Huzurumuzu kaçıran noktada biz iyileşmek ve iyileştirmek için neler yapabiliriz konusu üzerine düşünürken ve dinlerken, ekşi mayanın nefis kokusu, içimizi hoş eden görüntüsüyle bize kocaman bir merhaba dedi.
O günden sonra evimiz, bedenimiz şenlendi. Bizim iyileşmemiz yetmez oldu, hepimiz iyileşelim istedik. Ekşi maya ile tanışmamız bizi, sadece ekmek yapma konusunda da olsa özgürleştirdi. Ekmek yemek için, bir fırına ihtiyacımız yok. Atalık tohumla üretilmiş temiz bir miktar un ve su bizi bağımsızlaştırdı.
Yaşasın ÖZGÜRLÜK!
Sizler de buyrunuz özgürleşmeye.
Atölyede ele alacağımız başlıklar şöyle:
1. Bölüm
– Tanışma
– Buğday (Atalık, Hibrit ve GDOlu tohum nedir?)
– Buğday çeşitleri
– Maya nedir? Neden ekşi maya kullanmalıyız?
– Kendi ekşi mayamızı nasıl yaparız?
– Ana maya ve levan nedir?
– Levan nasıl hazırlanır?
– Ekmek yaparken kullanacağımız malzemeler nelerdir?
2. Bölüm – Atölye
– Önceden yoğurduğumuz hamurumuzu son mayalanma için hazırlama, katlama.
– Hamur yoğurma
– Mayalanma süreci
– Gıda Güvenliği
– Ekmek neden pakete girdi?
– Kaynaklar
– Mayalanma süreci tamamlanan ekmeğin fırınlanması
– Fırınlar, pişirme zamanları ve metodlarına genel bakış
Kendimize ve çevremize değer verdiğimiz için. Durmamız gerektiği için. Durup; toprağı, havayı, suyu ve bedenimizi dinlememiz için.
Her şey çok hızlı olsun istiyoruz. Ulaşım, iletişim, yeme, içme… herşey… Bütün bunlar hızlanırken, acaba biz neleri kaçırıyoruz ve ya belki de hiç hatırlamayacak şekilde kaybediyoruz. O halde DUR ve DİNLE, dedik öncelikle. Dinlemek bize iyi geldi.
Meğer bu evrende her şey canlıymış ve hepsinin bir dili varmış. Susup dinlemek insana huzur veriyormuş. Bazen de huzursuzluk…
Huzurumuzu kaçıran noktada biz iyileşmek ve iyileştirmek için neler yapabiliriz konusu üzerine düşünürken ve dinlerken, ekşi mayanın nefis kokusu, içimizi hoş eden görüntüsüyle bize kocaman bir merhaba dedi.
O günden sonra evimiz, bedenimiz şenlendi. Bizim iyileşmemiz yetmez oldu, hepimiz iyileşelim istedik. Ekşi maya ile tanışmamız bizi, sadece ekmek yapma konusunda da olsa özgürleştirdi. Ekmek yemek için, bir fırına ihtiyacımız yok. Atalık tohumla üretilmiş temiz bir miktar un ve su bizi bağımsızlaştırdı.
Yaşasın ÖZGÜRLÜK!
Sizler de buyrunuz özgürleşmeye.
Atölyede ele alacağımız başlıklar şöyle:
1. Bölüm
– Tanışma
– Buğday (Atalık, Hibrit ve GDOlu tohum nedir?)
– Buğday çeşitleri
– Maya nedir? Neden ekşi maya kullanmalıyız?
– Kendi ekşi mayamızı nasıl yaparız?
– Ana maya ve levan nedir?
– Levan nasıl hazırlanır?
– Ekmek yaparken kullanacağımız malzemeler nelerdir?
2. Bölüm – Atölye
– Önceden yoğurduğumuz hamurumuzu son mayalanma için hazırlama, katlama.
– Hamur yoğurma
– Mayalanma süreci
– Gıda Güvenliği
– Ekmek neden pakete girdi?
– Kaynaklar
– Mayalanma süreci tamamlanan ekmeğin fırınlanması
– Fırınlar, pişirme zamanları ve metodlarına genel bakış
Düzenleyen ve Tasarlayan – İstanbul Permakültür Kolektifi
Mekan – ÇEVRİMİÇİ – (ONLINE)
3 Ekim 2020 – saat 14:00 – 17:00
Katılım katkı payı 150 TL (KDV dahil) dir.
Kayıt için buraya tıklayarak formu doldurmanızı rica ediyoruz.
MURAT DEMİRTAŞ
1974 yılında İstanbul’da doğdu.
2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi G.S.F Heykel bölümünden mezun oldu. Ardından heykel yapmaya devam etti.
2005 yılında evlendi. Sinema, Reklam Filmleri ve Tiyatrolar için özel dekorlar yapan ekiplerin parçası oldu.
2010 yılında, ne varsa gıda sektöründe var diyerek bir Kafeterya açtı. Aynı yıl Eren doğdu. Ciddiyetini şimdilerde daha iyi kavradıkları gıdanın güvenliği meselesine odaklandılar.
2013 yılında, Kentsel Dönüşüm sebebiyle yıkılacak olan dükkanını kapattı ve ”ev beyi” dönemi başladı. 2,5 yaşında olan oğulları Eren’e bakmak ve onun sosyal aktiviteleri ile ilgilenmek işi oldu.
2013 Aralık ayında, Eren ile katıldığı Slow Food Fikir Sahibi Damaklar konviviyumunun Gerçek Ekmek Atölyesinde ilk ekşi mayası ile tanıştı, bakamadı ve ekmek yapamadı. Yılmadı. Kendi mayasını üretti ve kendi ekmeklerini en güvendikleri üreticiden aldıkları un ve tuz ile yapmayı başardı.
2014 Kasım ayında ilk ekşi mayalı ekmeklerini, dostları ve akrabaları ile paylaşmaya başladı. Bu ekmekler Eren’in eğitimine kaynak oldu.
2015 Eylül ayında, Ozan doğdu. Artık daha fazla ekmek yapmak gerekiyordu.
2015 Aralık ayında, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından, “İyi Şeyler Yapan Güzel İnsanlar” konferansına konuşmacı olarak davet edildi.
Konuşmasının ardından eve gittiğinde ana haber bülteninde gördü kendini. O günden bu güne konuşmaya, bildiklerini anlatmaya, ekmeklerini paylaşmaya, öğrenmeye, çocukları ile oynamaya devam ediyor.
Gelen taleplerin hepsine cevap ver(e)miyor. Ekolojik kaygılar güdüyor, kargo kullanmıyor ve sadece yerel kalmaya çalışıyor. Dağıtımı yürüyerek, bisikletle ve toplu taşıma ile gerçekleştiriyor.
Çoğu şehirli gibi bir gün, ailesi ile birlikte kırsalda kendilerine yeten bir yaşamı hayal ediyor.
1974 yılında İstanbul’da doğdu.
2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi G.S.F Heykel bölümünden mezun oldu. Ardından heykel yapmaya devam etti.
2005 yılında evlendi. Sinema, Reklam Filmleri ve Tiyatrolar için özel dekorlar yapan ekiplerin parçası oldu.
2010 yılında, ne varsa gıda sektöründe var diyerek bir Kafeterya açtı. Aynı yıl Eren doğdu. Ciddiyetini şimdilerde daha iyi kavradıkları gıdanın güvenliği meselesine odaklandılar.
2013 yılında, Kentsel Dönüşüm sebebiyle yıkılacak olan dükkanını kapattı ve ”ev beyi” dönemi başladı. 2,5 yaşında olan oğulları Eren’e bakmak ve onun sosyal aktiviteleri ile ilgilenmek işi oldu.
2013 Aralık ayında, Eren ile katıldığı Slow Food Fikir Sahibi Damaklar konviviyumunun Gerçek Ekmek Atölyesinde ilk ekşi mayası ile tanıştı, bakamadı ve ekmek yapamadı. Yılmadı. Kendi mayasını üretti ve kendi ekmeklerini en güvendikleri üreticiden aldıkları un ve tuz ile yapmayı başardı.
2014 Kasım ayında ilk ekşi mayalı ekmeklerini, dostları ve akrabaları ile paylaşmaya başladı. Bu ekmekler Eren’in eğitimine kaynak oldu.
2015 Eylül ayında, Ozan doğdu. Artık daha fazla ekmek yapmak gerekiyordu.
2015 Aralık ayında, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından, “İyi Şeyler Yapan Güzel İnsanlar” konferansına konuşmacı olarak davet edildi.
Konuşmasının ardından eve gittiğinde ana haber bülteninde gördü kendini. O günden bu güne konuşmaya, bildiklerini anlatmaya, ekmeklerini paylaşmaya, öğrenmeye, çocukları ile oynamaya devam ediyor.
Gelen taleplerin hepsine cevap ver(e)miyor. Ekolojik kaygılar güdüyor, kargo kullanmıyor ve sadece yerel kalmaya çalışıyor. Dağıtımı yürüyerek, bisikletle ve toplu taşıma ile gerçekleştiriyor.
Çoğu şehirli gibi bir gün, ailesi ile birlikte kırsalda kendilerine yeten bir yaşamı hayal ediyor.